"Concrete Utopia" Filmi Yorumu

"Concrete Utopia" Filmi Yorumu

"Concrete Utopia" filmi özellikle oyuncu kadrosu sayesinde uzun bir süredir beklediğim yapımdı. Bir de filmin kıyamet sonrası temasında olduğunu öğrenince günleri saymaya başlamıştım adeta. Filmin güzel olacağına emin olduğum ve tadını çıkarmak istediğim için ise uygun bir zamanı kolladım izlemek için. Benim gibi izlemek isteyen ya da izleyen birçok kişi olduğunu düşündüğüm için inceleme yazısı yazmak istedim.

Ancak yazıyı okuyanlara uyarı: film rahatsız olabileceğiniz içerikler barındırıyor. Eğer psikolojinizi etkileyebileceğini düşünüyorsanız devamını okumamanızı öneririm. (Özellikle deprem gibi doğal afetlerden etkileniyorsanız)

İlk olarak filmden bahsedelim: Ülkede büyük bir deprem oluyor ve civardaki tüm binalar yıkılıyor. İnsanlar kötü hava koşulları yüzünden ayakta kalan tek binaya sığınmak için Hwanggoong Apartmanı'na gidiyor. Ancak bina sakinleri ve dışarıda kalanlar arasında büyük bir mücadele başlıyor. Daire sahipleri dışarıdan gelen kimseyi istemiyor. Dışarıda kalanlar ise donmamak ve hayatta kalmak için binaya girmek istiyor.

Filmin başrollerinde Lee Byung-Hun, Park Seo-Joon ve Park Bo-Young bulunuyor. Üçü de filmi sırtlayıp götürüyor bana göre. Özellikle daha önce Park Seo Joon'un oyunculuğuna söylenen olumsuz yorumları gördükten sonra Seo Joon'un mimiklerine ve duyguyu nasıl yansıttığına daha çok dikkat ettim. Ancak beni yine şaşırtmadı ve duyguyu geçirme konusunda güzel bir iş başardı. (guneykoresinemasi.com)

Böyle isimlerin oyunculuklarını eleştirmek benim haddime değil açıkçası. Zaten sektörde yer etmelerinin belli bir sebebi var. Üstelik filmde yer alan destek kadrosu da oyunculuk konusunda harika iş çıkardılar. Bunun dışında filme başlamadan önce okuduğum bazı yorumlardan hareketle birkaç şey söylemek istiyorum: İlk olarak film bilim kurgu ama aksiyon türünde değil. Yani film vizyona girmeden önce de aksiyona dair birşey vadetmiyor. Film açıkça gerilim ve dram türlerinde olduğunu belirten bir yapım. Bu yüzden bu iki türü insanların açgözlülüğü ile harmanlayarak bize sunuyor. Filme ilk başladığımda süsrekli insanların birbiri ile çekişmesini izlemenin sıkıcı olacağını da düşünmüştüm. Ama bunu abartmadan sundukları için sıkılmadım ya da gerçeklikten kopmadım.

Filmde en beğendiğim şey ise Güney Kore'nin ev alma konusundaki problemini bu şekilde işlemeleriydi. Yani apaçık bir beyan değildi belki ama Kore'de ev almanın ne kadar zor olduğunu az çok biliyoruz. Film bunu ana temasına serpiştirirken hem insanın açgözlü tarafını hem de ev alma konusunda verdikleri mücadeleyi gözler önüne seriyor.  (guneykoresinemasi.com)

*sonrası spoiler içerebilir*

Ayrıca karakter değişimlerine de tanık oluyoruz. Lee Byung Hun'un karakteri, onu dolandıran adamın evini basıp adamı öldürüyor. Tam o sırada olan deprem yüzünden tüm ailesi ölüyor ve öldürdüğü adamın yerine geçerek onun kimliğini alıyor. Evi almak için öldürdüğü adamın yerine geçince artık bir evi oluyor ama eve gelecek bir ailesi artık yok. Bununla birlikte apartman sakinleri, "apartman sakinlerindir" diyerek diğer insanları dışarı atıyor ve onu başkan olarak ilan ediyorlar. Yaptıklarından bi' haber olan apartman sakinleri adeta adamın ağzına bakıyorlar. Lee Byung Hun'un karakteri Young-Tak ise ilk başta ne yapacağını bilemese de sonraları bu duruma adapte oluyor. Kendini ev sahibi olduğuna inandırıyor. Üstelik uzun bir süredir aşağılanarak yaşadığı hayatından sonra bu kadar yüksek bir konumda olmanın verdiği hisle kendi gerçek kimliğini kaybediyor.

Bunun yanında Young Tak'ın yanında yardımcı olan Min-Sung (Park Seo-Joon) ise kamu görevlisi bir çalışan olarak karşımıza çıkıyor. Myeong-Hwa (Park Bo-Young) ile evli bir çift olarak tatlı görünüyorlar. Her ne kadar Myeong-Hwa (Park Bo-Young), Min Sung'u hiçbir şeye zarrar veremeyen bir adam olarak tanımlasa da, sürekli cesetlerle karşı karşıya kalan Min Sung'un psikolojik olarak ne kadar zorlandığına ve buna bağlı olarak karakterinin yavaş yavaş nasıl değiştiğini görüyoruz. Üstelik büyük güven duyduğu Young Tak'ın gerçek kimliğinin ortaya çıkması ile altüst oluyor. 

Myeong-Hwa (Park Bo-Young) ise en başından beri çizgisini bozmuyor ve gerçekleri ortaya çıkarıyor. Film boyunca en beğendiğim karakter Myeong-Hwa'ydı (Park Bo-Young) zaten. İnsanlığın ne demek olduğuna dair bayrağı elinde tutuyordu bana göre. Onun gibi Do Kyun [#809 sakini] ve adı geçmeyen birkaç karakter daha vardı tabii. (guneykoresinemasi.com)

Genel olarak film başından beri vadettiğini sunduğu için filmi beğendim. Olumsuz eleştiri yapma konusunda kendimi çok yetkin görmediğim ve böylesine uğraşılarak ortaya çıkarıldığını düşündüğüm bir filme olumsuz yorum yapmak istemediğim için genel olarak beğendiğim ve gözüme çarpan şeyleri yazdım. Ancak her zaman için daha iyisi olabilirdi diyerek filme puanım 7.5/10

Siz film hakkında ne düşünüyorsunuz?

-


BİZİ INSTAGRAM HESABIMIZDAN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ @guneykoresinemasicom