YETERİNCE KONUŞMADIKLARIMIZ Bölüm 1

Öncelikle herkese benden kocaman bir merhaba. Ben ekibin yeni üyesi Rengin. Bundan sonra sizinle yazılarımı paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Sizinle birlikte bu bölümde birbirinden güzel ve kaliteli 3 dizi de yeterince söz edilmeyen kısımlardan bahsedeceğiz. Lütfen yazıyı okuduktan sonra siz de benimle aşağıda görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın.


1- IT'S OKAY TO NOT BE OKAY

Göz dolduran oyunculuk...

16 bölümlük tvN dizisi, geçmiş ve gelecek arasında, anıların kendilerinde bıraktığı açlıkla mücadele etmeye çalışan üç karakterin etrafında dönüyor. Çok küçük yaşta çok büyük bir sorumluluk almak zorunda kalan Moon Gang-Tae (Kim Soo-Hyun) otistik spektrum hastalığına ve dünyanın en büyük kalbine sahip Moon Sang-Tae (Oh Jung-Se) ve annesinin kulağına fısıldadığı korkunç cadı masallarıyla büyümüş bir kız olan Go Mun-Young (Seo Ye-Ji) birlikte geçmişi kabullenmeyi, kendini sevmeyi ve her şeye rağmen geçmişin kapılarını aralık bırakarak geleceğe devam edebilmenin güzelliğini keşfediyorlar.

Evet. Gelelim benim yeterince konuşulmadığını düşündüğüm kısma... Arkadaşlar Sang-Tae'yi canlandıran abimiz gerçekten müthiş bir iş çıkarmadı mı sizce de? Evet, Oh Jung-Se'dan bahsediyorum... Engelleri olan birini bu kadar duyguları seyirciye aktarmayı başararak canlandırabilmek gerçekten büyük bir ustalık benim nazarımda. Öyle ki, bu muhteşem oyuncudan haberi olmayan ben diziyi durdurup oyuncunun gerçekten otistik bir oyuncu olup olmadığına bakmıştım... Dizide Sang-Tae rolünün benim ağzımı açık bırakmadığı, güldürmediği veya boncuk boncuk ağlatmadığı tek bir sahne yoktu, desem inanır mısınız? Özellikle Sang-Tae'nin hastanenin ortasında herkesin içinde Gang-Tae'yi göstererek "Bu çocuk abisini öldürmeye çalıştı"  diye bağırdığı sahnede gözleri dolmadan devam edebilen, diziyi durdurup bir an için kendini Sang-Tae'nin yerine koymayan var mıdır? Sanmam.

Ayrıca eklemek isterim ki dizi boyunca verilen pek çok mesajın yanı sıra beni en çok etkileyen şey insanlara bir karakter gelişimini toplumsal normlara uymadığı düşünülen bir insan tarafından verilmeye çalışılmasıydı. Oh Jung-Se bahsettiğim bu rolün hakkını öyle güzel vermiş ki, hastalığının arkasına saklanan bakıma muhtaç bir abinin, kendisi, sevdikleri ve özellikle küçük kardeşi için  'gerçek' bir abiye dönüşümünü elimde peçete, gözlerim dolu bir şekilde izledim.

Eğer hala diziyi izlemediyseniz ilk fırsatta başlamanızı, izlediyseniz bir daha izleyerek bu sefer Sang-Tae'nin öyküsüne odaklanarak izlemenizi tavsiye ederim. 


2- ITAEWON CLASS

Basit bir konu, güçlü bir senaryo...

Hatanız yokken hayatın sizi cezalandırdığı oldu mu hiç? Olduysa ne yaptınız peki? Bir kenara geçip sessizce bu cezanın bitmesini mi beklediniz? Yoksa Park Sae-Ro-Yi gibi sessinizi yükseltip cezaya karşı gelerek kendinizi sıfırdan inşa mı ettiniz?

16 bölümlük JTBC dizisinde başrolleri başarılı oyuncu Park Seo-Joon (Park Sae-Ro-Yi) yıldızının bu diziyle parladığını düşündüğüm Kim Da-Mi (Jo Yi-Seo) ve Nara (Oh Soo-Ah) paylaşıyor. Ayrıca dizi orijinal adıyla webtoondan uyarlandı. Ve dizinin senaryosunu webtoon yazarı Jo Gwang-Jin oluşturdu.

Şimdi az önce basit konu yazısını okuyunca aranızda "Itaewon Class için de demezsin bunu yaa"  diyenler olmuştur. Orada söylemek istediğim şudur. Herkes bu kalıplaşmış konuyu mutlaka bilir. Hayatı mahvolmuş ana karakter bir anda gelen bir aydınlanma ile birlikte "Ya bir saniye durur musunuz? Ben daha iyisini hak ediyorum"  diyerek hayatı için savaşmaya başlar. Daha sonra kesinlikle beddualar eşliğinde doğduğunu düşündüğümüz bir kötü karakter gelir ve bu ikili arasında savaş başlar. Tabi ki işin sonunda öyleydi böyleydi derken iyiler kazanır. İşte dizinin ana konusu bu arkadaşlar ama bu diziyi bu serinin içine koyma sebebim de bu zaten. Bu kadar klişe bir konu başarılı bir şekilde senaryo haline getirilmiş. İzlerken devamını tahmin edebildiğiniz sahnelerde bile kendinizi istenilen duyguyu yaşamaktan alıkoyamıyorsunuz.

Ana karakterimizin yeniden başlamak için topladığı motivasyon da çok güzel işlenmiş. "Aaa, bak babası öldü şimdi bu çok zengin olacak hırslanıp."  tarzında bir yaklaşımdan çok karaktere ve hikayeye gerçeklik katılmış ve olayların tıpkı hayat gibi iniş çıkışlı olabileceği gösterilmiş. Böyle basit bir konunun böyle ele alınması da senaryo üzerinde yapılan sıkı çalışmanın bir örneği adeta.


3- THE CROWNED CLOWN

Uzun süre etkisinde kalacağınız bir OST serüveni...

2019 tvN yapımı bu muhteşem tarihi dizi 16 bölümden oluşuyor. Başrollerde keşke bu diziyle tanınsaydı dediğim ama çoğumuzun "Hotel del Luna"dan tanığı oyuncu Yeo Jin-Goo (Ha Sun), "Memorist" dizisinden sonra adeta fanı olduğum Lee Se-Young (Yoo So-Woon) ve oyunculuğuyla göz kamaştıran Kim Sang-Kyung (Lee Kyu) yer alıyor.

Dizi de zalim ve hastalıklı bir kralın tahtını kendine benzeyen bir soytarıya bırakmasını ve bu soytarının hem ülkeyi hem de kalbi kırık kraliçeyi yeniden hayata döndürmesini izliyoruz. Ayrıca dizide hem kralı hem de soytarıyı oynayan Yeo Jin-Goo birbirine taban tabana zıt iki karakteri de kendisi oynuyor ve mükemmel şekilde yansıtmış bunu da eklemeden geçemeyeceğim.

Bu övmelere doyamadığım dizinin bu listede olması ise mükemmel ötesi bir OST listesine sahip olması... Dizinin jeneriği bile sizi alıp zalim kralın sarayına, kraliçenin her üzüldüğünde ziyarete gittiği havuz başına ve Ha Sun'un kız kardeşiyle dolaştığı çayırlara götürmeye yetiyor. 

Aslında buraya güzel bir spotify playlisti bırakacaktım. Ama herkesin Spotify'ı olmayabilir diye düşündüm. O yüzden youtube videolarını paylaşmaya karar verdim. 

Diziyi mutlaka ama mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Ama eminim izlemeseniz bile şarkılar sizi etkileyecek. (Bakın her zaman böyle kesin konuşmam.)

Buraya seveceğinizi düşündüğüm bir editle birlikte diziden bir şarkı bırakıyorum. Spoiler içerebilir aman dikkat.

Bir de bu çalma listesini bırakıyorum. Bir şeyle ilgilenirken arkada çalsın diye açarsınız belki... 

Benden şimdilik bu kadar umarım yazıyı ve bu konsepti beğenmişsinizdir. Biraz heyecanlı ve azcık meraklı bir şekilde yorumlarınızı bekliyor olacağım. Sizi morluyorum.